Bu kısa filmde bir çiçeğin (Flor de Natal adı) yaşamını izliyoruz.
Dünya zamanıyla 15 günde çekilmiş.
Filmde 15 günü toplam 2:22 dakikada görüyoruz:
tık: https://youtu.be/4j_qzYZGQig
Zamanın göreliliğince, bizden farklı hızda dönen bir gezegenden -farzedelim- bakan birine göre şu an bu çiçekten farklı değiliz.
Kendimizce bir büyüme serüvenindeyiz, ne maceralar, ne hikayeler! O gezegendeki varoluşun youtube’ unda ise hikaye çoktan bitti gitti.
Başımıza gelmesinden korktuğumuz şeylerin bir kısmı oldu, bazıları olmadı, hayal ettiklerimiz oldu, istediğimizi sandığımız ama yolumuz olmayan yerlerden yolumuz geçmedi, bağlandığımız herşey yok oldu ve tüm sevdiklerimiz bizim gibi öldü. Olması gereken oldu, biz geçtik, gittik, hikaye bitti.
Dün gece bu satırları yazmıştım, bugün karadelik haberlerini ve görsellerini gördüm:) Okumuşsunuzdur, karadeliğin aslında çoook eski halinin görseliymiş bu elimizdeki.
Zaman kavramı işin içine girdi mi, tüm ezberlerimiz bozuluyor.
Şimdiki an’da bir solucan deliği var belki, onu deneyimliyoruz meditasyonda. “Yekpare geniş bir anın parçalanmaz akışında.”
“Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, korktular. Onu insan yüklendi.”
– Kur’an
Bana göre insanın yüklendiği şey, bilmekle bilmemek uçları arasındaki gerilimi taşıyabilmek. Anlamı yakalar gibi olmak ve sonra bir anda kaybedebilmek. Olmak ve yapmak arasındaki gerilimi taşıyabilmek. Hiç buralı olmamak ve buralı olmak.
Varoluşun çetin koşullarında neden burdayız’ı keşfetmek.
Sorular sormayı bırakmak mümkün mü, bilmiyorum.
Bi nevi Flor de Natal’iz, bunu hissediyorum.
“An”da olup bitiyor her şey. Zamansız bir düzleme aldığımızda tüm olup bitenler hepsi şu “an” da
LikeLiked by 1 person