Yıllardır öğreniyorum, eğitim alıyorum, yeni alanlara giriyorum, bu benim ruhuma iyi gelen şey. Biri ne yapıyorsun dese, en içim rahat profesyonel öğrenciyim derim:)
Bu sene çok yoğun kurumsal bir işte çalışırken aynı anda pek çok şeyi/eğitimleri de beraberinde götürmeye çalışırken bu kadar ‘yang’ bir senede kendimi ‘yin’ ile, düzenli bir araya geleceğim bir öğretmen ve grupla desteklemek istemiştim.
Aldığım onca eğitimin arasında bu eğitimin bendeki yeri apayrı oldu. Çünkü çıkış noktası özşefkatti. Adı @berivanaslansungur ile Yinyoga 200 Saat Uzmanlaşma Programı olsa da, ben bu eğitime her seferinde büyük bir tutkuyla bir şeyde uzmanlaşmak için değil, tamamen bana iyi gelsin diye gittim.
Dün @cihangiryoga da, @hizirkamp taki inzivamıza kadar eğitimin sonunu kutlayıp birbirimize veda ederken şöyle bir geriye dönüp baktım ve başlarken muhtemelen bana çağrı hissettiren herşeyin muhteşem bir şekilde yerini bulduğunu gördüm.
Öncelikle içerik ve metoddan ziyade hocaya çekilmiştim, her zamanki gibi içim benim için iyiyi bildi. Tanıdığım için şükrettiğim, varlığında bulunmaktan çok şey öğrendiğim ve keyif aldığım bir hocam oldu.
Kendi pratiğimi oluşturmak ve her nerede olursam olayım kimseye muhtaç olmadan yogamı yapabilmek istiyordum. Farketmeden aylardır bunu yapıyorum. Bazen gece 11′ de bir otel odasında, çoğu zaman evdeki inzivai küçük odamda yaptım. Çok yorgun olduğum gecelerde bazen hiç bir şey yapamayıp, yatıp, ses kayıtlarını açıp Berivan’ın konuşmalarına ağlayıp uyudum. O anda bedenim neye ihtiyaç duyuyorsa ona göre adapte edebildiğim, kendi içinde nasıl dengelerim bildiğim, düzenli bir pratiğim oldu.
Bedenimi daha iyi tanımak, bilmek istiyorum diyordum. Kemiklerimi, hareket kabiliyetlerini, limitasyonlarımı ve potansiyelimi keşfettim.
Güzel insanlarla da yolum kesişirse ne ala demiştim, hayalimin ötesinde güzellikler geldi beni buldu. Sakin sinir sistemine sahip, mindfulness’tan bahseden değil de mindful yaşayan, kendisiyle ve dolayısıyla dünyayla kavgalı olmayan insanlarla bir arada olmanın ne kadar huzurumu bozmayan bir şey olduğunu bir kez daha gördüm, büyülendim.
İlk kısımda aylar boyu eğitimde tüm aralarda uyudum, sessiz masa vardı gittim oraya oturdum, yanımdakine selam vermediğim oldu, tüm pratiği gözüm kapalı yapıp yan matta kim olduğunu farketmediğim de. En iyi anlaştığım arkadaşlarımdan birini böyle bir an’da buldum. Tüm pratik gözlerim kapalı olduğundan, kendisi de tüm pratiği gözleri kapalı yapan arkadaşımla birbirimizi hiç görmemişiz. Herkes öğle yemeğine çıkarken tam bir introvert köşesi olan en dip, karanlık köşede gözlerimizi açıp biribirimize baktık ve bir kaç kelimeden sonra geri kapadık.
Dış dünyada hiç de siyaseten doğru olmayan hallerimi yaşayıp kendim olabildiğim bir alanda yer almanın biraz daha büyütücü etkisini yaşadım.
Şimdi ise yola böyle çıkmayan ama düzenli pratik ve ders vermenin keyfi sonucu bu yola benden önce girmiş pek çok insan gibi ders vermeyi çok sevdiğim için ders vermeye başladım.
Bunca şeye sanırım ancak ağız dolusu çok şükür denir.
Şükürler olsun!