Mesajı Ne?

Bugün, hastalıklarla uğraşan insanların çokça suçlandığı, utandırıldığı, ayıplandığına şahit oluyoruz. Fibromiyalji, migren, otoimmun hastalıklar, kanser, endometriozis, belli cilt rahatsızlıkları, saçkıran, diyabet gibi kronik rahatsızlıklar, obez olmak, anoreksik olmak…

Bir musibet yaşıyorsun, çok acı çekiyorsun, ve üzerine bir de:

senin suçun.

nazlısın.

bunlar hep psikolocik:)

Bir şeyler var yapılması gereken yani ve sen yapamadığın için başına bunlar geldi, eksiksin yani.

Bu yazıyı, belki bir kişi bile aşağıda sayacaklarımı yapmaktan vazgeçmeye karar verir saf umuduyla yazıyorum.

Çünkü artık çok sıkıldık spiritüel mahalle ezberlerinden, şakasını bile yapamaz olduk.

⁃ Gözümde arpacık çıktı?

⁃ Aa acaba gözün sana ne mesaj vermek istiyor acaba?

⁃ Şöyle bir operasyon geçirdim..

⁃ Sağ tarafta mı sol tarafta mı, erilde mi problem var dişilde mi?

Önce bir acı çektiğimi görseydin? Bir şeye ihtiyacım var mı, sorabilirsin mesela. O anda bir öğüt, tavsiye ve sebeplere dair bir analize ihtiyacım, yerim ve zamanım var mı sormayı deneyebilir, izin isteyebilirsin.

Diğer bir dile dolanan söylem de şu: Acı çekmeye ihtiyaç duyanlar çeker, o seviyede olmayanlar çekmez, acı çekmeden de öğrenmenin yolları var!

Yani demek istiyor ki başına bu hastalık gelmeden öğrenseydin derslerini gelmeyecekti başına. Ama sen naptın, beceremedin, seni yetersiz!

Hmm. Sahiden mi? Kesin eminsin?

Herşeyden daimi olarak süper emin insanlardan korkuyorum. Cehaletin tanımı bence bu çünkü.

Henüz bunu ağzından işittiğim hiç kimsenin ızdıraptan özgürleşmiş biri olduğuna rastlamadım. Tersine genelde hayatlarında dışarıdan görünür, majör, işlevinde problem yaşadıkları bir alan olabiliyor. Her zamanki gibi hayata download olamamış, üzerine ağırlık yapmış doğru yanlış teoriler.

İronik şekilde tanıdığım en özgür, hafif, neşeli ve “sorunsuz” insanlar istisnasız hayatın ve varoluşun içinde bulunan acıdan ve bunun bir insan deneyiminde nasıl da kaçınılmaz olduğundan bahsedenlerdi. Onların başı daha az ağrıyordu, genel sağlık durumları iyiydi, ve fakat onlar hasta ve acı çeken birini gördüklerinde akıl değil dikkat veriyorlardı.

Sağlık hiyerarşisi yapmak aşırı mantıksız. Anlayışsız. Ve şefkatsiz. Hele bunu ruhsallık adı altında yapmayı çok acımasız buluyorum.

Yeterince meditasyon yapmadı mı acaba ya da “psikolojisi mi bozuk”; Thich Nhat Hanh, nasıl oluyor da inme geçiriyor, hasta oluyor? Bir insan bedeninde tüm bunlardan azade olmadığı için olabilir mi? Hastalık, yaşlanmak ve ölüm hepimiz için kaçılamayacak gerçekler olduğundan olmasın?

Öğrendiklerimiz, farkındalıklarımız bizi daha şefkatli biri haline getirmiyorsa (yani insan hallerinden daha çok anlamaya başlamak yerine sağa sola yargılar savurur haldeysek) dönüp kendimize soracağımız bazı çok temel sorular olduğundan şüphelenme zamanıdır.

Yahu lütfen yapmayın bunu. Bunu kendinize yapmayın, canını ekstradan yaktığınız o hasta insandan bahsetmiyorum.

Yarın aniden pankreas kanseri olduğunuzu öğrenmeyeceğinizin garanti belgesini elinizde mi taşıyorsunuz?

Dikkatinizi “Burda yanlış giden ne? Ne kusurlu? Ne düzeltilecek?” de tutarak kendinize yaptığınız kötülüğü dilerim farkedersiniz.

Gözüm mikrop da kapmış olabilir, gözümün bana sahiden mesajı da olabilir, ikisi bir arada olabilir, hem ikisi de hem de ikisi de değil de olabilir. Tamam da sen ne zaman kaybettin birine “Üzüldüm canının yanmasına, zor olmalı, geçmiş olsun” demeyi? Bu anlattığın “bilgi”lere haiz olmadan önce de böyle miydi, bilgiler mi seni bu insanlık hallerinden uzaklaştırdı?

Beden üzerine çok okumuş, çok eğitim almış, dünyaca ünlü isimleri dinlemiş biriyim. Bahsedilen konunun ardını arkasını çok da yakından takip ediyorum. Evet beden kayıt tutar, evet beden asla yalan söylemez. Eyvallah, ama sevgi de anlamaktır. Halden anlamaktır. Anlamıyorsak susma erdemini gösterebilmek de yeterlidir.

Ruhsal gelişim varsa daha sevebilen biri olmuştur kişi. Daha çok seven kişi daha çok anlayandır. Tanrı’nın gözünde herşey nasıl da anlaşılır kim bilir! Çünkü her şeyi bilseydiniz o insanla ilgili her şeyi de anlardınız. Ama bilmiyoruz birbirimizle ilgili öyle her şeyi madem, o zaman susmayı ve eksik bilgiyle sadece halden anlamayı pratik edebiliriz.

Bilginin beni katı ve yargılayıcı biri yapmasını seyretmektense, canı yanan birinin gözlerine bakıp acısını, insanlık halimizi seyrediyorum.

Onu hissettiğimi anladığı anın tadını, yüz milyon spiritüel tavsiyede mümkün değil bulamam.

O anlar ki büyülü gibidir. Kimsenin kimse için durmadığı ve eşlerin birbirinin gözüne bakmadığı bir devirde, devrim budur.

Hepimiz hastalanacağız, gençken ölmezsek yaşlanacağız, ve hepimiz öleceğiz. Hepimiz sevilmeye deli gibi muhtaç, ara ara buraya fırlatılmış gibi hisseden, bu ayrıksı deneyimin içinde çok zorlanan ve acı çeken canlılarız. Hem çok hassas ve hem de çok güçlü ve dayanıklıyız.

Bizi bu birleştiriyor, buna nasıl bu kadar kör kalabiliriz?

Gözümdeki arpacık belki de bana bu soruyu soranı daha az görmemi söylüyordur bak, o olabilir.

1 thought on “Mesajı Ne?

  1. Arpacigin 5 katı bir kitle oluşturmak için söyleyene destekli bir yumruk. Harika olurdu.

    Like

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d bloggers like this:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close