Birini tanımak sizce ne demek?
Genelde hoşlanmadığımız, ilk görüşte yakınlaşma isteği duymadığımız kişilere karşı ön yargılarımız olduğu düşünülür. Bana göre hoşumuza giden insanlarla ilgili kat kat daha fazla “varsayımla” dolu oluyoruz. Birini bir ya da birkaç özelliğiyle kendimize yakın bulduk mu, kişiliğinin ve hayatının kalan kısımlarına “fill in the blanks with the most suitable words” yapıyoruz.
Çok tatlı kız ya.
Bence çok iyi bir insan.
O şöyle bir annedir.
Hele ki bunun farkında olacak bir zihin eğitimine sahip değilsek, yakınlaştıkça gördüklerimizi de olduğu gibi görmediğimizden uzun süre bir hayal ile yaşayıp gidiyoruz.
Ben de yaptım. Bana da yapıldı.
Yeni tanıştığım birine, “Benim çok içe dönük parçalarım var, biraz uzak durarak rahat ederim, her dakika günlük haberleşme bana göre değil.” demiştim. “Yo bence sen çok dışa dönüksün.” deyip gülüp geçti. Sonrası malum.
Daha uzun süre beni tanıdığını düşünen biri, hayatımın altı üstüne geldiği bir periyodu kapatırken içimde ve her bir hücrem yenilenmişken neredeyse, “Kendini kelebek sanıyorsun ama sen aynı kozasın.” demişti. Eyvallah. Bu diyalogların olmadığı ilişki formları var. Kendisiyle ilgili sabitlere tutunmayı bıraktığından, karşısından en çok ve illa tutarlılık beklemeyen, dahası öyle olduğunu sanmayan insanların birbiri arasında kurabildiği.
Tutarlılık; bekleyen, büyüyen ve öğrenen insanla olmasın. Ne sevgili ne de dost olarak. Zaten uzun vadede olamıyor, yollar ayrılıyor. Clarissa buna “Vahşi olmayanlar sizden tutarlılık bekler.” diyor. Neyse ki vahşisi uyanan beklentilere cevap vermediği ve kendisi dahil birilerinin üzülebileceği o yeri tatmış oluyor.
O nedenle bence ilişkilerde durulabilecek en devrimci yer, “ben seni tanımıyorum” yeridir. Yıllar geçirmiş bir ilişkide dahi karşımızdakine taze gözlerle bakmak bir zorunluluk.
Eğer biz hiç öğrenmiyorsak, on yıl sonra karşılaştığımız birinin de on yıl önceki hali gibi olmasını bekleriz. Eğer öğrenen ve büyüyen biri isek, bir sonraki hafta gördüğümüz dostumuzun ağzından çıkacak yeni bir oluşu, hali sahiden “duyabiliriz”.
“Ben seni tanıyorum ya” demek kolay,
Var mısın, “Seni pek tanımıyorum” demeye?
Taze gözler.
Açık kulaklar.
Açık bir kalp.
Olabildiğince her gün.
Sevdiklerimize verebileceğimiz bu dikkatten başka bir şeyimiz var mı gerçekten?