
Şefkat sözcüğü, yani compassion, Latince com (ile) ile pati (acı çekmek) sözcüklerinin birleşmesinden oluşuyor. Birlikte acı çekmek, şefkatin anlamlarından biri yani.
Ben daha kendim acı çekmemek için bocalayan bir insansam başka bir canlının acısına zarafetle nasıl eşlik edebilirim ki? “Şefkatli olalım, çok hoş bir erdem.” diye zihinsel kararlarla şefkatli olabilir miyim?
Şimdi:
1- Acı çekmek istemeyen bir türüz.
2- Ama istemesek de acı yaratılışta var ve hep olacak.
Bu iki cümleyi tekrar okuyalım. Vardığımız sonuç kaçınılmaz olarak şu olacak:
İnsanlık olarak acı çekmeyi öğrenme sanatına ihtiyacımız var:)
Duygusal rahatsızlıklarımıza direnç göstermemiz yani onları görmek, hissetmek, kabul etmek istemememiz biyolojimizin bir sonucu. Fizyolojimizle kavga edemeyiz. Bu bedensel bir gerçek. Ve biz bedenlerimizin içinde yaşıyoruz:)
Her direnç gösterme eğilimimizde, buna farkındalık getirmeyi hatırladığımızda ise, acının kendisinden ayrı olan acı çekme korkumuzla yüzleşiyoruz. Acıyı ızdıraba çeviren o çarpan, korkumuz.
O korku da bedende. Yeri tespit edilebilir, yok edilmeye çalışılmadan gelip geçmesi izlenebilir. Ya da onu yumuşatma alıştırmaları yapılabilir. (Öz-şefkat eğitiminde bunu nasıl yapacağımızı öğreniyoruz.)
O korkuyla acıyı ayırmaya bir başladık mı işte orada bir şeyler oluyor. Acı çeken kişiyi, acıyı ve bizim bu acıya gösterdiğimiz tepkiyi kabul ettiğimiz berrak anlar yaşıyoruz.
Aslen kabul dediğimiz şeyin, direncin varlığıyla yüzleşmekle çok ilgisi var.
Kabul etmek de “spiritüel” ya da “kafada” yapılan bir şey olmaktan ziyade yine bedende gerçekleşen bir şey.
Duyularımızı, duygularımızı ve düşüncelerimizi bilinçli bir tercihle oldukları gibi ve an be an deneyimlemek kabul anlamına geliyor.
Dolayısıyla kabulü, “kabul ettim/etmedim” polaritesi yerine, kabulü bedenimizde deneyimlediğimiz anlar ve deneyimleyemediğimiz anlar ve bunların dansı olarak deneyimleyebiliriz.
Doğal bir seyri, bir eğrisi, bir yolculuğu var bu anların sayısının artmasının, kişiden kişiye değişen…⠀
Acı çeken kendimiz üzerinde bu çalışmaları yapmak, bize dünyaya ve yaşayan tüm canlılara karşı da şefkatli olmanın kapısını açıyor.