Bu gece oğlum ona okumam için iki kitap seçmişti. Birini elime aldım, yüksek sesle “Hayıııır, o değil öteki.” diye bağırdı.
Sakince gülümseyip dedim ki: “Neden bağırıyorsun ki, yan yana yatıyoruz, seni duymamam imkânsız yani.”
Bir an durdu ve gülmeye başladı. “Evet ya çok mantıklı.” dedi. (yaş 4)
Öyle birikmiş bir öfkesi falan yoktu yani, sadece heyecandan bağırmıştı ve bu aralar sesini denemeyi, limitlerini keşfetmeyi çok sevdiğinden.
İnsan uzaktakine sesini duyurmak için bağırıyor. O uzaktaki bazen yanında da oturuyor olabiliyor. “Şu an ne kadar uzağım kim bilir?”, diye dönüp kendine sormak iyi gelebiliyor.
Sabahattin Ali,
“Niçin rüzgârlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz?”
diye soruyor.
Bana göre bedenimiz yan yana iken içimiz başka diyarlarda olduğundandır.
Sessizlik kiminle tedirgin eder bizi? Bir yabancıyla. En çok kiminle rahat ederiz sessizlikte? En yakınımızla.
Bu soru ve cevaplara kendimiz de dahiliz. Eğer hiç sessiz kalamıyor, gözümüzü kapatınca içimizde oynayan filme dayanamıyor isek, belki de başlamak için en doğru zamandayızdır. ⠀
Dayanamadığımız o filmi seyretme cesaretiyle başlıyor macera.
Ya da işte biliyorsunuz, “Eğer dışarı çıkıp ormana gitmezseniz asla bir şey olmaz ve hayatınız da hiçbir zaman başlamaz.”
Ama ormanların da bir kanunu var: Kimse kimseyi, zorla bu yollara sokamaz.
Oscar Wilde, “Herkes öldürür sevdiğini.” dedikten sonra, “Korkaklar öpücük ile öldürür. Yürekliler kılıç darbeleriyle!” diyor ya, ben kılıç darbesi tarafındayım skalanın, ama öpücükleri de denemedim değil. Zorla “yola sokmak” işlemediği gibi şeker kaplamalı öpücükler de işe yaramıyor.
Herkesin bir ormanı var yani. Hepimiz aynı ormandayız falan evet, ama herkesin ormanına kimse karışamaz:)
Ormana girdik, sonsuza dek mutlu muyuz? Clarissa büyük anneden cevaplıyorum:
“Siz değiştikçe ve dünya değiştikçe en derin sorularınızın yanıtları da değişir, bu yüzden şöyle denemez: Şunu ve şunu şöyle bir belli düzen içinde yap, her şey yoluna girecek.”
Bunlarda anlaşalım…Kendine şefkat gelir.
O kedi buraya gelecek.