Bu Ormanda Hiçbir Şey Normal Değil-di

En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: İçimde olan bitene sevinen bir parça var! Felaketin hepimiz kadar farkındayım. Bana ve sevdiklerime gelebilecek zararın da. Tüm bunlardan dolayı sıradan bir insan olarak üzüntü, korku, kaygı ziyaretine uğradığım da oluyor ama onlar kısacık süreli misafirlerim. Daha bir baş köşemde başka bir yaşlı kadın oturuyor; bilge, şefkatli, cesur. Hani şu hepimizin içinde olandan. İşte o kadın sakin, memnun.

Mazimiz, mesaimiz var o kadınla. O beni bunlar olmadan çok evvel dürtükleyendi. “Bu ormanda hiçbir şey normal değil çocuğum!” diyendi. Hayatımı değiştirten, tüketim transından beni çıkaran, evimi-dolaplarımı sadeleştiren, azaltan, küçülten, hepsine razı edendi.

Aile, yakın ilişkilerimizi hiçe sayan bu sistem. Hasta olduğumuzda işe gitmek zorunda olduğumuz, sürekli suçlandığımız, insan kaynağı olarak görüldüğümüz bu sistem. Bize sürekli şu andaki benin tamam olmadığını, bir şeyler daha yapar/alır da kendimizi düzeltirsek kendimizden beğenilir bir şey çıkaracağımızı öğreten sistem. Acılarımızla temas etmeyelim, aman hissetmeyelim diye bizi uyuşturan, tüketim döngüsüne sokan bu sistem. Hamile bir kadını, annelik değil alışveriş listesindeki her şeyi almanın peşine düşüren bu sistem. Çocuklarımıza başka kadınların bakmasını normal, bizim bakmamızı anormal algılatan bu sistem. Bizim işte olduğumuz uzun saatler boyu ayrı kalmak zorunda olduğumuz çocuklarımızı hapseden ve onlara yük yükleyen bu sistem.

Obezite, anoreksiya, kendi sistemimize saldıran oto-immun hastalıklar, postür bozuklukları, hücrelerimizin aynı sistemin hedefi gibi kontrolden çıkan bir büyümeye girdiği kanser.

Açlıktan ölenler, fazla yemekten ölenler. Bir kere giydiğini bir kere daha giymeyenler, üşüyünce üzerini örtemeyenler.

Sistem sistem diyorum, sistem diye ayrı bir canavardan bahsetmiyorum. Biziz işte o sistem. Hepimiz. El birliğiyle medeniyetimizi getirdiğimiz nokta bu. Dışarıda birilerine suçu atmak kolay olurdu, kolaya değil de sahici olana yöneliyorum. Sorumluluk almaya. Dönüp kendime biraz daha bakmaya. Daha ne yapabilirim? diye sormaya.

Dilerim olan biten dedikleri gibi bu sistemi çökertir. Dilerim bireysel hayatlarımızda zarar görecek olsak da çocuklarımız daha az hastalıklı bir ormana doğru büyürler. Dilerim tabiat bize bizim ona davrandığımız kadar acımasız davranmaz.

Bunları kötü bir romantizmle karıştırmayız dilerim. Ortada romantize edilecek bir şey yok çünkü.

“Evde nasıl vakit geçirelim?” tüyolarından ötesine ihtiyacımız var. Başımıza ne geldiyse 5 maddede tüm sorunlarımızı çözen(!), vaktimizi dolduran, kendimizle ve hakiki dertlerimizle temasımızı kopardığımız o listelerden gelmedi mi? Kendimizi suçlamak değil ama şefkatle gerçeğimize bakmaya ihtiyacımız var. Hakikat yakar, yine yakıyor.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d bloggers like this:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close