Nasılsın iyi misin?
Bir bakalım mı, bugünlerde iyi olmak ne demek?
Bana göre bugünlerde iyi olmak, evvela ne hissediyorsak hepsini iyice hissetmek demek.
Korkuyu, kaygıyı, öfkeyi, çaresizliği, utancı, yetersizliği, yorgunluğu iyice hissetmek. İyi oluş anlarını, huzuru, keyfi iyice hissetmek. Nötr anları iyice hissetmek.
Tam ne olduğunu, nasıl sonuçlanacağını, ne kadar süreceğini, ardından ne geleceğini bilmiyorum. Gördüklerim var. Sebepler var. Sonuçlar var. Henüz göremediklerim var.
Gördükçe gördüğüme adapte olabilme gücüm var, buna iyi bakabilirim. Doğru anlayışı sulayacak tohumlara her gün su verebilirim.
Yeni normali yeni normal bilebilirim. Yeni normali eski normale dönüşecek zannetmeyebilirim. Yeni normalin de bir ara eski normal olacağını hatırlayabilirim.
Ana bakarken yaptığım şeyi hayata bakarken yapmayı deneyebilirim: Varsaymamak, ittirmemek, çekiştirmemek, olduğundan başka bir şekilde olmasını istememek.
İçimde daima durağan, sakin, serin bir yer var. Oraya erişimim var diye göğsümden- fil gibi ağırlığınca basarak- geçip giden koca koca yasları hissetmeyecek değilim. İyice hissedebilirim. İyice hissettikçe, her seferinde, o durağan, sakin, serin yerimi daha da genişletebilirim.
“‘Allah/Tanrı/Doğa bizi iklim krizi/o/şu/bu sebeple cezalandırdı, kesin eminim.”
“Godot’yu bekler gibi bu musibetin bir an önce bitmesini bekliyorum.”
İkisinin de ötesinde bir yer var.
O yer şimdide. Şimdiki an bizim solucan deliğimiz, oradan her şeye erişimi olan tuhaf yaratıklarız.
“Yekpare geniş bir anın, parçalanmaz akışında.”
Mümkün.
Sadece iyi hissetmeye dair tüm tanımlarını yerle bir edip kendine yeni bir iyi hissetme tanımı yapman gerekiyor belki de.
Çok basit, belki ondan kaçıyor.
“Benim sözlerimi anlaması çok kolaydır ve uygulaması da bir o kadar kolaydır. Ama dünyadaki tüm insanlar bunu ne bilir ne de uygular.”
der Lao Tzu. Bu işlerin tek zorluğunu benzersiz yalınlığı cidden. Yine de elimizde o yalın gerçeklerden başka ne var bilmiyorum.
Hadi sor kendi kendine: Nasılım, iyi miyim?
Plastik “pozitif düşün-pozitif ol “talimatlarının ötesinde, ben, hayatın bir parçası bu can, tam da şu an, sahiden?