To-do Listcilik ve Durmamız Gerekiyorculuk

Star Wars’a dönen “to do list’çiler” ve “durmamız gerekiyor’cular” cephelerinde arka plana biraz bakalım mı?

Önce kendi hayatımdan gerçekler: Yapılacaklar listesi mentalitesinden millerce uzak hissediyorum. 4,5 yaşındaki oğlumla henüz hiçbir “aktivite” yapmadım, takılıyoruz işte evde. Hiç dizi, film izlemedim, daha önce olduğu gibi televizyon yok, boya yapmadım. “Normalde” yapmadığım hiçbir şey yapmadım şimdilik, ihtiyaç doğarsa çekinmem yaparım.

Bundan önce de yavaş, sakin, huzurlu, küçük bir yaşamım vardı. Ve işimin önemli bir parçası insanlarla durmayı, sessizliği, yapma haline bir ara verip olmanın tadına bakmayı çalışmak. Kendi işlerime belli periyotlarla aralar veriyorum, namütenahi üretmek zorunda hissetmiyorum ve yorgunluktan ölmemeyi önceliklendiriyorum. Haftanın bir gününü Plum Village’taki gibi lazy day olarak geçiriyordum.

Buna rağmen şu dönemde “İçinize dönün yoksa dünya mahvolacak.” üslubuyla iletişim kurmamaya gayret ettim her kanaldan.

Aktivite bombardımanıyla ilişkimizin çözümü insanlara “Yapmayın-şimdi durma zamanı.” demek değil. Siz öyle bir güzel durun ki almaya hazır insanlar bundan feyz alsın.

Ayrıca neye göre, kime göre? Bu zamana kadar olan hayatınız ve hayatları nasıl geçti? Bu durma işi öyle gökten bir buton inince olmuyor…Bundan önce içinde hiç karşılığı olmayan biri için öyle kolay değil durmak. Hele de travma zamanı.

Dünyanın gürültüleri hep oradaydı, hep orada olmaya devam edecek. Dünyanın gürültülerini susturmak beyhude bir çaba. Ve her susturma çabasının arkasına bakılması çok faydalı. Neden susturmak istiyorum?

Öncelikli dersimiz bana göre dışarıya dikkati vermekten ve oraya göre hizalanmaktan vazgeçip içeri doğru hizalanmak. O zaman sizi aktivite çokluğu rahatsız etmeyebilir, istediğinizi alır gerisini bırakabilirsiniz ve yolu oradan geçenlerin orada olmasında bir sakınca olmadığını da görme ihtimali doğabilir.

Kendi yakamızdan düşelim.
Başkalarının yakasından da düşelim.
Bu iki el aynı eldir, görelim.

Bu kadar büyük bir kolektif travmada, ne kadar süreceğini bilmediğimiz şu günlerde, anlayış genişletmek için güzel bir fırsat var. O anlayış bizim gibi olmayana, bize göre güzel olmayana doğru açılıyor.

Dünyaca ünlü travma uzmanı Peter Levine bile dün hesabında “Hangisi daha çok işinize yarıyor? Zoom’dan akşam yemekleri mi, online yoga mı?” diye sormuş. Dalga geçmemiş. Buna bir bakmak lazım…

Bunların da hepsi bana göre, hepsi kısmen doğru, hepsi gerçeğin bir kısmı.

Tanıdığım en asil his, şefkatle.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d bloggers like this:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close