Kabul Etme!

Kaçınmanın da kabul etmenin bir parçası olduğunu bilseniz ne fark ederdi?

Kendime yakın bulmadığım birinci söylem “kendini sev” ise, ikincisi de “kabul et”.

Neden mi? Çünkü bunlar böyle mottoluk, aforizmalık işler değil. Bir “kabul et”tir gidiyor. Kabul etmek ne demektir?

Bana göre kabul, bu hayatta müfredatımıza konmuş en ağır konulardan biri. İnsan olmanın zorlu yolculuğu, neye razı olup neye olmayacağını ayırt edebilmeye dair bir bilgelik, razı olmaktan başka çaresi olmayan şeylere bir teslimiyet ve değiştirebileceği şartlar için de elini taşın altına koymayı gerektirecek bir çalışkanlık ve adanmayı öğrenme yolculuğu, şu sıra anladığım kadarıyla.

Kadınlar olarak gün içinde maruz kaldığımız güzelliğe dair binlerce mesaj var ya, hani bizi yönlendirdiğinden çoğunlukla habersiz olduğumuz, hah onun aynısı bu “kabul et”lerle yaşanıyor. Güzel, zayıf ve pürüzsüz olmamıza dair aldığımız mesajlar nasıl ki hiçbirimizi güzelleştirmiyor, inceltmiyor ve pürüzsüzleştirmiyor ama bir “yapamadım-yetemedim-bende bir sorun var” gibi kıyas yaptırıp yetersizlikle dolu bir ruh halini tetikliyorsa, her “kabul et” tepeden inme mesajında benzer bir koku geliyor burnuma. Kimse bunları okudukça, like ettikçe hayatında sahiden daha fazla “kabul” belirmiyor. Olsa olsa, “kabul etmeliyim”e dönüşüyor. İnsanlar olarak “meli,malı”lardan fayda sağlayan bir tür olmadığımızı gözlemliyorum. Tam aksi, insanlarla çalışan biri olarak gördüğüm kadarıyla, bir dolu insanda “kabul etmeliyim, etmeliydim, hala sorun yaşadığıma göre bende bir sorun var” gibi bir iç ses oluştu, oluşuyor.

Masaüstünde kabul et kısa yolu var, ama tıklayınca dosyanın içi boş. Sonra o klasör hep yalnızlık ve yetersizlik hisleri ile doluyor.

İnsanlar, doğa ve varoluş kompleks sistemlerdir. Matematikteki kompleks sistemler gibi bizler de non-lineer (lineer olmayan) bir doğaya sahibiz. Bu şu demek, aynı şeyi yapmam her durumda aynı sonucu vermeyecektir. Bugün öğrendiğim kadarı yarınki şartlarda bana yetmez. Sanıyorum böyle böyle de öğrenmek zorunda kalıyoruz.

Lineer ilerlememekle birlikte kabulün de affetmek gibi aşamaları var. Bu bir anda olan bir şey değil, bir süreç. Ve genellikle ağır ilerleyen ve doğal seyrinde ilerleyebilen bir süreç. Dışarıdan müdahale ile değil.

Ve kabulün ilk aşaması kaçınmak. Evet doğru okudunuz, öyle dedim. Tekrar okuyun:)

Ayrılığın sevdaya dahil olması gibi kaçınmak da kabul etmeye dahil. Kabul edeceğim bir şeye ilk etapta direnç göstermem, o konudan uzak durmam, ya da aynı şeyin üzerinde tekrar tekrar düşünmem, tamamen yok saymam, hepsi normal & sıradan bir insan olmaya dahildir.

Sıkıntıma yönelmem aşamalı olarak gerçekleşir. Acının karşısında hemen apaçık bir kalp, yumuşama ve teslimiyet beklemek insan doğasını anlamamak oluyor. Sevgi anlamaktır. Şefkat anlamaktır. Hemen kabul etme beklentisi ise şefkatsiz bir tavır.

İlk olarak konuya merak bile göstermediğim bir aşama olabilir. Sıkıntıma merak ve ilgiyle yönelmek, ancak kaçınma halimi kendi yeterli sürem kadar yaşadığımda ve o halin hakkını verdiğimde mümkün oluyor.

Burada da bitmiyor. Sonraki aşamaları da ayrı bir yazıda paylaşacağım.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d bloggers like this:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close