Utanca Devam

Eğitimlerde okuduğum bir metin var, her seferinde öğrenciler çok etkileniyor.

“Ayaklarınızı keserek kısaltamazsınız. Saçınızı çekiştirerek uzatamazsınız. Bunları yapmak sizi güzel değil tuhaf yapar.”

Ne kadar sade değil mi, çok basit. Ama işte her seferinde birileri ağlıyor, önce şaşırıyordum ama artık şaşırmıyorum. Artık sanıyorum ki her okuduğumda o metni, sesimde kendi çekiştirişlerime olan yasım duyuluyor. Bunları sahiden denemiş -hepimiz gibi- ve artık bir noktada sahiden anlayarak bırakmış birinin sesi duyuluyor. Ben bunları sahiden çok hissederek diyorum, okuyorum ve paylaşıyorum çünkü kendini çekiştirmek ne demek, çok iyi biliyorum.

Utançla ilgili yazıyı karşıma bugün tesadüfen çıkan bu fotoğrafımı gördükten sonra yazdım.

Bu fotoğraftaki saçı kendi saçından 3 ton açık, teni kendi teninden 5 kat koyu kızı iyi tanıyorum. Kendisini başka ne şekillerde ideal bir resim vermek üzere çekiştirdiğini, zorladığını, ittirdiğini biliyorum.

Akşam yemeği olarak bir paket activia ile yulaf kepeği yiyen, ardından spora koşup cycling, üzerine kick box’lu personal training, üzerine esneme olarak vinyasa yoga yapan bu kızda o evrensel utancı görüyorum.

Bugün karşıma tesadüfen çıkınca fark ettim ki, bu sefer de değişen dönüşen bu halimle bu kızdan azıcık utanmaya başlamışım, pek kimselere gösteresim yok onu. Sonra buna gülümseyebildim.

Dedim utanç diyordun, yaz.

Görselin de bu.

Utanacak bir şey yok.

Sahiden yok.

Hiçbirimiz için, hiçbir zaman olmadı.

 

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d bloggers like this:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close