Dün Boğaziçi’ nde Steve Hoskinson’ı dinledim. Kendisi Organic Intelligence’ın kurucusu ve kendine Chief Compassion Officer diyor:) Organic Intelligence’ ın giriş seminerini almıştım, kitapları da okudum, yani entellektüel merakımdan gitmedim eğitime.
Dün orada bulunma sebebim daha çok kendisinin varlığında bulunmaktı. Kadim öğretilerde hoca öğrenci hazır olduğunda belirirmiş. Ve bana göre bir şeyler öğreneceğimiz kişileri muhakkak görerek, varlıklarında bir yudum bulunarak seçmeliyiz.
Hangi alanda olursa olsun anlayışı genişleyen insanların bakışları yumuşuyor, ve yanlarında kendimizi varlıklarında daha çok bulunmak isterken buluyoruz.
Aşırı etkin amigdalalı insanlarla, ‘addiction to intensity’ çağında yaşarken, ve insan olmaya emek vermenin sonucu sistemin dışına itilmekken, bunun değeri paha biçilemez.
Çıkacağım 3 yıllık yeni yolculuk için şimdiden heyecanlıyım. Kendisiyle çıkışta tanıştım, bir sorum vardı onu sordum, aldığım cevap anlayışımı genişletti.
Bence Organic Intelligence küresel sistemde insan olmak bu kadar zorken, çağa getirilmiş en devrimci yaklaşımlardan biri. Ve pek çok alana uyarlanabilmesiyle de devrimciliği katlanıyor.
Organic Intelligence yeni bir cevap olmak kaygısı taşımıyor asırlardır sorulan sorulara,
ben soruları hiç beğenmedim diyor ve yeni sorular soruyor.
O sorular bizi “plane of possibilities” e götürüyor. En ilham verici hocalarımdan Dr. Dan Siegel’ın adını koyduğu şekliyle.
Rumi’nin muhteşem “iyiyle kötünün ötesinde bir yer var, senle orda buluşalım.”ı gibi bir şey.
Ve evet çağımızda çok ilham verici insanlarla birlikte yaşıyoruz, kafamızı nereye çevirdiğimize bağlı olarak. Dağınık dağınık yazdım, evet.