Psikanalist, sosyolog ve filozof Erich Fromm’ a göre doğum anında hayat bize bir soru sorar. O soru size göre nedir?
Bu arada kaynasın istemiyorum, Fromm’ un ne dediğini ayrıca yazacağım, söz:)
Bu soruya nasıl cevap verdiğimiz nasıl yaşadığımızı şekillendirir. Ya da yeterince bilinçli değilsek öylesine yaşarız ve verdiğimiz cevabın çok da farkında değilizdir. Verilen cevabın farkında olmayı, “Böylece biz hayatımızı yaşarız, hayat bizi yaşamaz”, diyerek özetliyor Erich Fromm. Bu yaklaşım “hayatı kontrol etmek” ten, daha doğrusu ettiğini sanmaktan oldukça farklı.
En temelde hayatımızı nasıl yaşadığımız bu soruya cevaptır. Bu temel soru bana göre belli başlı sade sorulardan oluşuyor. Çocukluğundan beri varoluşa dair soruları olan ve her ‘dertli’ insan gibi cevaplar peşinde koşarken pek çok şey edinmiş, öğrenmiş, bazen de batırmış biri olarak, 40 olmadan bazı sade sorularımın sade cevaplarını içimde ve hayatımda belirdiğini, bazı soruların ise içimde asılı kalmasına konforla müsade edebildiğimi söyleyebilirim. Sadeliğin benim için bir değer olduğunun da artık farkındayım.
Kendi bireysel çalışmalarımda hep bir soru, konu, kaostan başlıyor, sonra yapılandırılmış komplex bir zemine oturuyor, sonra da keyif veren bir sadeliğe dönüşüyor. O sadeliğin tadını, içtiğim sade türk kahvesi gibi alıyor ve çok seviyorum.
Geldiğim noktada, terapide, koçlukta, mindfulness öğretirken ve yogada vb. birinin bu temel sorulara cevabının ne olduğunu, yani kişisel dinini bilmeden yeterli iyileşme ortamının yakalanacağına inanmıyorum. Hatta bunları en temelde hayatın bize yönelttiği bu sade sorulara nasıl sade cevaplarımız olabileceğini, nazikçe ve birinin desteğiyle, keşfedebileceğimiz, araştırabileceğimiz alanlar olarak görüyorum.
Bu nedenle de hiçbirinin belli bir “alet çantası” na sahip, birer “teknikler paketi” olmadığını düşünüyorum. Aslolan kiminle bu araştırmalara çıkmak istediğimizdir. Yani “presence-based”(varoluş temelli?) Zaten terapide de “Terapi sürecinden çok, ilişki iyileştirir.” (bence bu yogada ve koçlukta da aynı)
Kiminle çıkarız araştırmaya, oranın da ne kadarı kader kısmet karma, ne kadarı özgür iradedir bilemiyorum. Ancak bu süreçte, içimize merakla soracak sade sorularımız ve peşinde koşmazken içimizde belirecek, akışkan, sade cevaplarımız oluyor, bunu biliyorum.
Böyle bir yaklaşımla, gönlüme düştükçe, sade sorular ve cevaplarımı paylaşacağım bir seriye başladım. Belki bazen de cevapsızlığımın. Sizlerden de öğrenebileceğim için heyecanlıyım.
Namaste. (Ruhum ruhunuzu selamlıyor)