Sevmek idealize etmemektir. ⠀
Evet, sevmek idealize etmemektir.
İdealize ettiğim bir başkasını sevemem. İdealize ettiğim kendimi de sevemem.
İdealize ettiğimiz şeyleri sevmiyoruzdur, sevemeyiz.
Yeterince tekrar edebildim mi emin değilim, öyle önemli.
Kafamızdaki ideali arzuluyor olabiliriz. Karşımızdaki kişinin (ve kendimizin) olduğu halini kabul etmeyip (hatta yüksek ihtimal görmeyip) kafamızdaki ideale uyduğu konusunda fantazi üretiyor olabiliriz. Ama seviyor değiliz, bunda bir anlaşalım.
Tıpkı hayata ve varoluşa yaklaşımımız “objet petit a” gibi! Daha önce yazmıştım, merak edenler blogtan ulaşabilirler.
Kendime yaklaşımım da böyle. Kendimi “ideal bir resim” gibi görme ve gösterme çabam, hakikatimle arama duvar örer.
Ben “ideal” değilim; ne bedenim, ne davranışlarım, ne tüm hallerim ideal. Kanlı canlı, normal ve sıradan bir insanım.
İdeal olma arzumuzdan, yani dışarıya doğru hizalanmaktan ne zaman vazgeçer ve içimize göre hizalanmaya başlarsak o zaman “kendi olmak” denilen meselenin ardı, derini bize açılmaya başlar.
Kim kimi idealize eder? Mesela çocuklar anne-babalarını edebilirler. Mesela fanlar hayranı oldukları ve özel hayatı konusunda hiçbir şey bilmedikleri ünlüleri/ yazarları/ sanatçıları idealize edebilirler.
İdealize ettiğimiz şeyden ya uzağız ya ona deli gibi ihtiyacımız var. Ona yaslanacağım yani, ideal olmazsa nasıl yaslanırdım.
Gerçek bir sevgi ilişkisi kurabilen bir yetişkinin diğer bir yetişkinle kurduğu ilişkide idealize etme değil, olanı olduğu gibi görme oluyor.
Hepimizin zor özellikleri, kör noktaları, karanlığı var. İnsana dair her kusur hepimizin hamurunda farklı oranlarda var. Kibir, suçlama, yetersizlik ve değersizlik duygusu, bağ kuramama, duyuyorum sanırken duymama, sadece kendini düşünme, tembellik, aç gözlülük…Var yani.
Biriyle yeterince yakınsanız ve sahiden seviyorsanız bugün hangilerine ne kadar yatkınlığı var biliyor olmalısınız.
Kendinize yeterince yakınsanız, bugün bunlardan hangisi sizde ne kadar var, görüyor olmalısınız.
Sevdiğiniz için dikkatinizi vermişsinizdir, dikkatinizi verdiyseniz de görmemeye imkân yok. Bu soruları kendiniz ve sevdikleriniz için yanıtlayabiliyor musunuz?